Jüpiter ve Satürn Kozmiği ile Ruhsallık İlişkisi

Arayışınız Işığınızdır

Jüpiter ve Satürn Kozmiği ile Ruhsallık İlişkisi

15 Kasım 2025 Eksantrik Astroloji Makaleler 0

Astrolojiyi derin zaman döngüleriyle ve kozmik ritimlerle ilişkilendirme çabası oldukça değerlidir. Bu bağlantıyı, astrolojik, psikolojik ve kozmolojik düzeylerde ele alabiliriz.

Bir doğum haritasında, Satürn ve Jüpiter arasındaki ilişkiyi eksantriklik açısından incelediğimizde, tekamül ilerleyişinde ruhun asıl ideal yörüngesinden uzaklaşması ve yakınlaşması sonucu oluşan durumları; bu iki gezegen arasındaki görünümler ve ilişkilerden kolayca okuyabiliriz. 

Satürn; yüzey olarak katı bir yapıda değildir; yani üzerinde durulabilecek bir kara yüzeyi bulunmaz. Tamamen gaz da değildir; iç kısmında katımsı ve sıvımsı tabakalar mevcuttur. Merkezindeki çekirdek küre bir yapıda değil, değişken bir modeldedir. Üzerinde ilginç altıgen görünümlü ve dünya büyüklüğünde bir şekil mevcuttur. Bu bölgenin son izlemelerde renginin değiştiği  görülmektedir. Etrafındaki halkalarda son yıllarda azalma tespit edilmiştir. İç çekirdeğin değişimi nedeniyle kütle çekim gücünün de değişikliğe uğradığı ve bu yüzden uydularının kendisinden hızla uzaklaşıyor olduğu düşünülmektedir. Buna sebep olan etkinin güneşten gelen hidrojen ve helyum saldırıları olduğu tespit edilmiştir. 

Astrolojide ise Satürn, yoğunluk, sınırlar, yapı ve somutlaşma ilkeleriyle ilişkilendirildiği için katı  tanımını alır, ancak gerçekte fiziksel yapısı içinde katımsı-sıvımsı tabakaların da  olduğu bir gaz devidir. Bu yüzden katılaşmanın başlamasını temsil eden bir rol almıştır ezoterik olarak. 

Jüpiter; gazdır, katı bir yüzeyi yoktur. Devasa bir manyetik alanı ve atmosferi vardır. Gaz ve sıvı karışımlı yoğun bir iç çekirdeği vardır. Bu iç çekirdek dünyanın büyüklüğündedir. Hidrojen ve Helyumdan oluşmuştur. Jüpiter’in, Güneş’ten aldığı enerjinin 2,3 katı kadarını dışarı yaydığı görülür. Jüpiter’in kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yer çekiminin etkisi ile yavaşça kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır. 

Astrolojik Olarak: Jüpiter’in fiziksel doğasındaki bu yayılım, sınırsızlık ve genişleme hali, astrolojideki büyüme, genişleme, bolluk ve potansiyel temalarıyla çok uyumludur. 

Jüpiter Güneş Sistemi içinde en güçlü manyetik alana sahip gezegendir. Dünyadan 19.000 kat daha güçlüdür.  Manyetik alanın ekseni Jüpiter’in dönme eksenine 11° açı yapar ve gezegenin merkezine 8.000 km uzaktan geçer, kutupları ters yerleşmiş olan bir çift kutupludur. Böylece Jüpiter’in kuzey manyetik kutbu gezegenin güney coğrafi kutbuna, güney manyetik kutbu ise kuzey coğrafi kutbuna yakındır. Jüpiter’in manyetik alanının bir dört kutuplu ve bir sekiz kutuplu bileşeni bulunmaktadır. Bu bilgilerdeki sayılar ve çoklu kutupluluklar spiritüalizm açısından da dikkate değerdir.  19 kat, 11 derece, 4 ve 8 kutup… 

Bu iki gezegenin astronomideki fiziksel özellik ile arketipsel özelliklerinin eşleniyor olması astrolojide de anlamlıdır. Bana göre Satürn ve Jüpiter’in fiziksel doğaları, onları temsil eden astrolojik arketiplerle derin bir biçimde örtüşmektedir.

Satürn yoğunluğu yüksek gaz devi olmasına rağmen içindeki çekirdek buzlu ve katı özelliktedir. Aynı şekilde etrafını saran halkaların taş ve buz özelliği, güneş sisteminin içinde sınırlama ve maddi yapı simgeleridir. Bu fiziksel özellik, Satürn’ün astrolojideki sınır koyan, yapılandıran, zamanla şekillendiren arketipiyle birebir örtüşür. Satürn içeride katılaşmış bir çekirdek ve etrafını bir avlu gibi saran buzlarla kayalardan oluşan halkalar ile fiziksel dünyada da kurulu düzenin bekçisi  temsilindedir.

Jüpiter ise büyük ölçüde gazdan oluşan, belirli bir yüzeyi olmayan, sürekli genişleyen ve büyüyen, çok kutuplu manyetiği olan bir gezegendir. Onun muhteşem özel torus manyetik alanından sınırsız yayılım hali, Jüpiterin astrolojik olarak temsil ettiği büyüme, genişleme, bolluk, potansiyel ve anlam arayışı gibi arketip özelliklerle tam bir uyum içindedir. Fiziksel olarak yer tutmaz, ama her yere yayılmak ister;  zihinsel ve ruhsal olarak olasılıkları genişletmeye çalışan üst benlik gibi. Bu iki gezegen, hem maddi düzeyde hem de sembolik düzlemde zıt kutuplardır ve bu zıtlığın dengelerini temsil ederler. 

Satürn: Sınır – Yapı – Yoğunluk 

Jüpiter: Genişleme – Anlam – Yayılım

Bu iki dev; fiziksel kozmolojik sistemde kendi maddesel yapılarının özellikleri ve aynı zamanda soyut tanımsallıklarıyla, ruhun sınırlarını tanıma ile o sınırların ötesine geçme cesareti arasında denge arayan benlik için mükemmel aynalayıcı olma görevini kolaylıkla yapmaktadırlar. Bu nedenle de Eksantrik Astrolojideki asıl benliğin (Öz Benlik-Güneş) dengeyi bulmasına yardımcı olan ruhsal kimliklerden göksel yansıma yapan kozmik istasyonlar olarak görev almışlardır. 

Kozmik yapılarına paralel olarak;

 Jüpiter – Üst Benlik / Genişleyen Potansiyeldir.

(İnanç, umut, anlam, ahlaki büyüme, genişleme, dışavurum, uzak vizyon ,”Yörüngeni genişlet” ilkesi)

 Satürn – Alt Benlik / Yapılayan Kimliktir.

(Sınırlar, sorumluluk, zaman, beden, kısıt, disiplin, çekirdek yapı, “Yörüngeni daralt, tanımla” ilkesi)

Eksantrik Astroloji bakış açısından, Güneş, Satürn ve Jüpiter’in bir doğum haritasındaki yerleşimleri; ruhun içsel yörüngesi, evrimsel yönelimi ve tekamül basamakları açısından da sembolik olarak kolayca yorumlanabilir.

Eksantrik Astroloji perspektifinde; Güneş–Satürn–Jüpiter üçlüsü, ruhsal tekâmülün üç temel katmanını temsil eder: Alt Benlik, Öz Benlik, ve Üst Benlik.  Bu üçlü, ruhun yörüngesel hareketleri boyunca geçirdiği dönüşüm sürecini hem bireysel hem de kolektif düzlemde açıklar. 

Bu üç gezegen kozmik yapıları ile birlikte, Eksantrik Astroloji’de, öz benlik (Güneş) merkezinde kalmayı, alt benliği (Satürn) fark edip onun sınırlarını aşmayı ve üst benliğe (Jüpiter) ulaşırken kökünden kopmamayı temsil eder. Bu kozmik üçlü, eliptik ve katmanlı bir ruhsal yörünge oluşturan, iç içe geçmiş dönüşüm benlikleridir. 

Füsun Nesrin Dabağlar

Sharing is caring!