Rüyaların İşlevleri
Rüya sırasında neler olur, rüyalar ne işe yarar, niçin görülür, ruhsal değişimlerimiz rüyalarımızı etkiler mi, rüyalar sadece dış dünyadaki devinimlerin işlendiği görsüler midir?
Onlarca soru var hala çözülmesi gereken… Ama ruhsallık ve içreklik yolunda ilerlerken rüyaların çok önemli olduğunu hepimiz artık biliyoruz. Kadim bilgilerin, şamanizmin, sufizmin, budizmin ve dinlerin rüyaya epeyce önem verdiğinin farkındayız uzun bir süredir. Bir dönemdir de rüyalar ile ilgili bilimin araştırmaları ilginç tespitlere ulaşarak, paranormal eski bilgileri pek çok konuda onaylamaya başladı. Ruhsal gelişim, ezoterizm, okültizm ve şamanizm öğrencileri aşamalı olarak rüya yaşamlarında ciddi değişiklikler yaşarlar. Bu değişiklikler nelerdir, hangi aşamalardan geçilir, rüya konusunda nereye doğru gidilmelidir, neler hedeflenmelidir, sorularına biraz dikkatimizi yönlendirelim…
Rüyaların Görevi Nedir?
Rüyaların bir görevi de bilginin tasnif edilmesidir. Sıradan fiziksel dünyanın içinde yaşarken, tüm gün boyunca içsel ya da dışsal yolla gelen bilgiler rüya sırasında işlenir, tasnif edilir, ayrıştırılır. Atılması gerekenler atıldıktan sonra tasnif edilenler beyinde ve hatta bedendeki başka bölgelerde depolanır. Bedende mi depolanır, nasıl yani diyorsunuz şimdi… Beyin değil midir hafıza ve depo alanı? Beynin hafıza sistemiyle ilgili araştırmalar hala devam etmektedir. Üstelik eski bilgilerde belirli konuların beyinde sadece belirli alanda depolandığı kabul edilirken, beyin hücrelerinin sıra dışı hafıza bölümleri olduğu da tespit edildi. Bununla birlikte, yeni araştırmalar hafıza depolaması için beyninle birlikte bedendeki diğer hücrelerin de depo alanı olarak kullanıldığına dikkat çekiyor.
Dolayısıyla sorunun cevabı da değişmiştir. Kayıtlarımız sadece beynimizde depolanmaz, bedenin tüm hücreleri hafıza deposu olarak kullanılabilmektedir. Bu nedenle artık, rüya dediğimizde, muhatap alacağımız bölüm beyinle birlikte tüm vücuttur. Özellikle duygulara ait biyokimyasal moleküllerin bedenin hücrelerinde depolandığı ve daha sonraları rahatsızlığa sebep olacak blokajlar yarattığı da tespit edilmiş durumda.
Bedenin Beyin Dışında Hafıza Alanı Var mıdır?
Bir danışan öğrencimde üst seviyede kedi korkusu vardı. Doğal olarak bunun beyindeki düşüncelere bağlı korku kayıdı olduğunu düşünürüz. Telkinle ile bu düşünceyi değiştirirsek korkusunu da yenmesini sağlayabilmeyi hedefleriz. Bedenin hücrelerinin de kayıtları olduğu bilgisini hatırlayarak, kendisine bir kedi videosunu zor da olsa izlettirdim ve bu sırada bedenini izlemesini istedim. Çığlıklar atarak kedi videosuna bakarken göğüs bölgesinde kalbinin üstünde bir yerde farklılaşma olduğunu tespit etti. O bölgeye odaklanıp tutarak temizleme, olumlama ve şifalanma çalışması yaptık. (Bu tür çalışmalar kinesiyolojinin alanıdır.) Ertesi buluşmamız sırasında (bir üniversitenin bahçesindeydik) oturduğumuz alana kediler doldu birden bire. Ve arkadaşımız gayet sakince yerinde oturmaya devam etti. Kendisine sorduğumda, hafta içinde yine bir kafede yanına kedi geldiğini ve korkmadan kediyle iletişim kurabildiğini, hatta yanındaki arkadaşının bu duruma aşırı şaşırdığını anlattı. Geçmişte bu korkusuyla ilgili çok mücadele edip başaramadığını ve şimdi bu şifalanmanın mucizesine inanamadığını söyledi. Benim için de muhteşem bir örnek oldu bu olay. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi, bazı kayıtlarımızın bedenimizin beyinden başka bir bölgesinde depolandığını keşfetmek çok heyecan verici. Ve rüyalara da bu bilgiyle yeniden bakmak daha uygun olacaktır.
Korkular, duygular ve benzeri kayıtlar, beyinle birlikte bedenin diğer bölümlerini de etkiliyorsa, rüya yaşamımıza da bu bütüncül gözle bakacağız ruhsal yolculuğun içerisinde. Ruhsal yolculuk içe dönüktür, içten başlar ve içten devam eder ama, dışarıdaki tüm bilgilerin varlığımızı rüyalar yoluyla etkilediğini kabul ettiğimize göre, rüyalarımızın evrimini de bedenimizle birlikte ele almalıyız. Çünkü fiziksel bedenimiz var olduğu gibi, bir de rüya bedenimiz vardır.
Sıradan Dünyanın Sıradan Rüyaları
İçrekliğe dönüşmemiş sıradan günlük hayatta yaşarken rüyalarımız, gelişigüzel ve karışıktır. Günlük üzüntüler, kaygılar, çatışmalar, istekler rüyanın içinde kendisine hikayeler yaratır. Örneğin, oruçlu ve aç iken rüya gören birisi rüyasında yemek yer, ya da herhangi bir fobisiyle rüyada karşılaşabilir. Köpekten korkuyorsa, rüyasında köpeğin saldırısına uğrayabilir. Sevdiği birine düşkünlüğü ve kaybetme korkusuyla onun öldüğünü rüyada yaşayabilir. Sınırsız duygu ve korkuya dair sınırsız rüya potansiyeli vardır. Yıllar önce kendisini inciten birisini, günlük hayatta aklına gelmemiş bile olsa rüyaya taşıyabilir. Bedensel etkiler ise rüyaya şöyle yansıyabilir; başucumuzdaki bir saatin tiktakları, davul sesiyle yürüyen bir asker olarak görüntülenebilir, düşen kırılan bir sandalye sesi, patlayan bir silah olarak rüyamızı yaratabilir.
Bu rüyaları görmenin kesinlikle duygu ve etkileşim bazlı sebepleri vardır çağrışım yaparak rüyaya taşıyan. Analiz edildiğinde çağrışıma neden olan o sebep bulunur ve rüyanın mesajı bu şekilde çözülür. Bu çalışmalar yapılmaya devam edildikçe bilinçaltı temizliği dediğimiz şey gerçekleşmeye başlar. Bu yüzden özellikle sıkıntılı zamanlarımızda rüya analizi yapmak etkili bir sağaltım yöntemidir gerçekten de… Rüya analizi yapmak, düşünüldüğü gibi fantastik bir eğlence değildir sadece ve ciddi bir iştir.
Ruhsallık Çalışmalarında Rüyanın Yeri Nedir
Eğer ruhsallıkta daha ilerileri hedefliyorsak birinci çember dediğimiz bu fiziksel rüya alanımızı temizlememiz, sadeleştirmemiz, yıkamamız, diğer üst çemberlere çıkabilmenin şartlarından en önemlisidir. Bunu niyetlenerek, rüya günlüğü tutup, analiz ederek ve nefes çalışarak yapabiliriz. Bunun için özellikle kadınlara Double nefes çalışmasını kesinlikle öneriyorum. Erkeklere ise kök çakradan başlayıp başın tepesine, sonra tekrar kök çakraya dönen döngüsel ve dairesel nefes çalışmasını önerebilirim. Bu aşama yıllarca bile sürebilir, bilinçaltı doluluğumuza ve o kayıtlara düşkünlüğümüze bağlı olarak… Bırakıp salıvermeyi öğrenmek ve uygulamak bu aşamada önemlidir. Eski acılarımız, kederlerimiz ve tüm hikayelerimizi bizi biz yapan unsurlar olarak görmeye devam ettikçe bu dönemin içinde dönüp dururuz. Eğer bu dönemi aşmak gerekliliği konusunda bilgimiz yoksa, rutin yaşam içinde bu dönemi yaşar ve bu dönem içinde kalmaya devam ederek ömrümüzü sonlandırabiliriz. Ki pek çok kişi de bu durumdadır ne yazık ki…
Lakin içsel bir yolculuk hedefleyebildiysek ve bir takım yöntemler, yollar ve rehberler ile bağlantıya geçtiysek, yolculuğun farklılaşma zamanı gelmiştir. Olağan zamanlarımızın bu rüyaları, içsel öğretiler ve yolculuk sırasında değişmeye başlar. Rüyalardaki neden sonuç ilişkisini daha bir açıklıkla görmeye başlarız. Gitgide rüyaların içeriği de değişmeye başlar. Sadece günlük hayatın yansımalarını, ya da başkalaşmış izlenimlerini ve özellikle bedensel durumumuzu içermekte olan rüyalar azalmaya başlar. Gördüğümüz imgeler şimdiye kadar hiç görmediğimiz alemlerden olmaya başlar.
Çünkü, ruhsal çalışmalar sırasında, fizik bedenimizin dışındaki diğer bedenlerimizin farkındalığını da yaşamaya başlarız. Esiri beden ya da çift dediğimiz bir başka beden farkındalığımız daha vardır. Bu bedeni fiziksel bedenimize aşırı odaklanmamız nedeniyle sıradan hayatın içinde iken farketmeyiz. Özellikle esiri bedeni geliştirmeye başladıktan sonra rüya yaşamımızdaki ciddi değişiklik bariz olarak ortaya çıkmaya başlar. Artık sadece fiziksel bedenimiz ya da duygu kayıtlarımız nedeniyle oluşan rüyalar görmeyiz. Fiziksel bedenin yarattığı rüya alanı temizlenmiş, düzenlenmiş ve daralmıştır. Bu sırada uyanık hal bilincimizin ulaşamadığı bir rüya alanı oluşmuştur. Bilincin uyanık bilinç ve rüya bilinci olarak tamamen kapandığı rüyalardır bunlar. Bu sırada gidilen alan fiziksel zihine kapalıdır. Bu aşama varılması gereken bir platform değil, aşılması gereken bir seviyedir.
Bu aşamadan sonra ise, görülen rüyalar, tıpkı uyanık hal bilincimizin rüyaları gibi farkındalıklı ve bilinçli olarak görülmeye başlanır. Bu sırada uyanık hal bilinci ile rüya bilinci arasındaki fark gitgide ortadan kalkmaya başlar. Rüya sırasında da tıpkı uyanıkken olduğu gibi, uyanık kalmaya başlarız. Bu aşama artık esiri beden ya da çiftin bilincinin farkındalığıyla bütünleştiğimiz ve iki bilincimizi bütünleştirdiğimiz anlamına gelir. Bu aşamada ayrıca çiftimizi, yani esiri bedenimizi tıpkı fiziksel bedenimizi yönlendirir gibi yönlendirebiliriz. Artık sadece fiziksel bedenimizin duyu organlarını değil, esiri bedenimizin duyu organlarını açıkça algılar ve kullanır hale gelmişizdir. Önemli bir aşamadır. Mantıklı dünyayı ne kadar algılar ve analiz edersek aynı oranda esiri dünyayı da algılar ve analiz edebiliriz. Şifacılık, durugörür ve duruişitirlik bu aşamada gerçekleşir. Fiziksel dünyamızla birlikte artık ikinci bir dünyamız daha vardır. Fiziksel dünyamızdakileri o diğer dünyaya, esiri dünyamızdakileri de fiziksel hayata taşıma aşaması bu aşamanın üstatlığıdır ve bu aşamada simya gerçekleştirebiliriz.
İki Ayrı Dünyanın Bilincini Yaşamak
Bu aşama sonrasında iki katlı bir yaşamımız olur. Ve en zor olan, her iki dünyanın herhangi birini diğerinden fazlaca önemsemeden hayatta kalabilmektir. En riskli aşamalardan birisidir, zira ikinci dünyanın sihrini egomuza kurban edebiliriz. İkinci dünyanın fantastik yanına kapılıp, fiziksel dünyayı ihmal edebiliriz. Bu yüzden bu aşama ciddi bir üstatlık seviyesidir. Bu üstatlığı olumlu kullandığımızda, fiziksel alemde olagelen şeyleri ruhsal gözümüzle de gördüğümüzden çok çabuk dönüştürüp şifalandırabiliriz. Bunu kendimiz için olduğu kadar, diğer insanlar için kullandığımızda artık hizmet aşamasında istenileni gerçekleştirmiş oluruz. Bu aşama, bizi yüce benliğimiz seviyesine ulaştırır. “Yüce Benlik”te yaşamaya başladığımız anda, kalp bölgemizde şekillenmiş olan, ruhsal algılama gücünü kullanmaya başlarız. Tüm denetim ve seçimlerimiz bu algılamanın eseridir artık. Gözümüzle gördüğümüze, kulağımızla duyduğumuza inanmadığımız ve kanmadığımız bir dönemdir. Tıpkı içilen bir miktar suyla kanmamak ve suyu istemeye devam etmek gibidir. Nesnelerin tanımları değişmiştir artık. Kristal artık sadece bir kristal değildir ve sizinle konuşur, ağaç sadece ağaç değildir, sizinle derteleşebilir, sizi bir anda sağaltabilir. Tek bir taş parçası ya da dal parçasıyla kişilerin şifasına niyet edebilecek kadar nesnelerle “BİR” olabilirsiniz… Çünkü onları ruhsal organlarınızla duyabildiğiniz için size cevap verirler ve sizinle işbirliği yapabilirler.
Sadece fiziksel bedenle gezinen olmaktan çıkıp, aynı anda ruhsal gezinen vasfıyla, dünyasal evimizden başka bir yuvaya kavuşuruz. Bu yuvayı yavaş yavaş rüyalarımızda ve uyanıkken esiri bedenimizle kurmaya başlarız. Spiritüel dünyada buna “ Yuva Kurmak” denir.
Fiziksel bedenimiz, tüm bu aşamalarda mutlak başlangıç noktamızdır. Bu yüzden fiziksel bedenin rüyaları çok önemlidir. Bedenimizle ve beynimizle, korteksimizle, limbiğimizle, beyin sapımızla ve diğer tüm hücrelerin kayıtlarıyla başlarız rüyalarımıza. Birinci küre içindeki bu alan, yani fiziksel evimiz temizlenmedikçe, üst küredeki rüyaları yaratmak ve ruhsal yuvamızı kurmamız, mucizevi tesadüfler dışında neredeyse imkansızdır.
İçreksel olarak yapılan tüm yolculuk ve niyetlerde bu yüzden rüyalar çok önemlidir. Ve rüyalar, içsel yolculuğunuza başlamak için en saf araçtır. Kendi kendinizin içinize doğru başlayabileceğiniz bir yolda en değerli hazinedir rüyalar…
Rüyalarınızın bilimsel yöntemlerle analizini yaptırmak isterseniz, ya da bu konuda eğitim alarak uzmanlaşmak isterseniz sizi bekliyorum… Bir rüya kadar yakın, bir rüya kadar gerçekim…
Nesrin Dabağlar
0539 5092313
bilinçaltı freud jung kolektif bilinç nesrin dabağlar ortak bilinç rüya analizi rüya bilinci rüya kapıları rüya ve istiare rüya yorumu şamanik rüya toltek